Hey gidi günler hey… Su gibi akmış gitmiş de haberimiz yok!.

Ferruh ÇETİN'den anılar

Hey gidi günler hey… Su gibi akmış gitmiş de haberimiz yok!.
14 Kasım 2014 - 19:50
Ferruh ÇETİN'den anılar...

SAMSUN'UN İLK MİLLİ FUARI VE NOSTALJİ GÜNLERİMİZ.![gallery ids="15869"]



Hey gidi günler hey… Su gibi akmış gitmiş de haberimiz yok!.
Bendeniz Bafra doğumluyum malum. Çocukluğumda ilk kez Samsun'a geldiğimde bugün fuar olan saha ortalıklarda yoktu. Hatırladığıma göre, buralarda deniz dolgusu faaliyetleri yapılıyordu.
Samsun'a temelli gelişim 1965 yılı. Zaten Samsun fuarıyla tanışıklığımız hemen o günlerde başladı.
Gençliğimizin en güzel günleri fuar içindeki bahçelerde geçti. Süslenip grant tuvalet fuar içindeki voltalarımız ve aynı bizim gibi süslenerek kalbinin sahibini arayan genç kızlarla göz göze gelişlerimiz unutulacak günler değildi..
Zamanın valisi rahmetli Hamdi Ömeroğlu'nun gayretleriyle 1963 yılında açılan o günün mütevazı fuarı, yıllar içinde gelişerek büyüdü ve İzmir fuarından sonra o yıllarda Samsun'u cazibe merkezi yaptı.
Daha sonra1964 yılında Türkiye’nin ilk Milli Fuarı olarak kabul edilmişti. Her yıl, Temmuz ayı boyunca devam eden fuara katılımcılar ve bölge illerinden gelen çok sayıda ziyaretçi, Samsun'un turistik yönünün öne çıkmasına ve sosyal yapısının olumlu bir şekilde gelişmesine etken olmuştu. Aynı zamanda bu fuar bölgede çok sayıda markanın ulusal ve uluslararası alanda kendine yer bulmasına yardımcı olmuştu.
1963 yılında 40.000 m² alan üzerine kurulan fuar hızla gelişerek, 1981 yılında ise 150.000 m² alana ulaşmıştı.
HER YIL 1 MİLYON KİŞİ GEZİYORDU
Samsun Fuarının 1980’li yıllardaki ziyaretçi sayısı 1 milyon civarına ulaşmıştı. Samsun Fuarı, 1980’li yıllardan itibaren fuarcılık sektöründeki gelişmelere ayak uyduramamış, zaman içinde eski önemini yitirmiş ve 90’lı yılların başında da kapanmıştı. Samsun Milli Fuarının kapanmasının ardından, kentte ve bölgede bu yönde önemli bir boşluk oluşmuştu.
AİLE BOYU GEZİLİRDİ
Fuara genellikle aile boyu gelinir ve gezinti de böyle yapılırdı. Ayrıca ilçelerden ve civar illerden de oldukça fazla ziyaretçi gelmekteydi. Bu dönemde Samsun’da akrabası olanlar hem akrabalarını hem de fuarı ziyarete gelmekteydiler. Fuarın olduğu dönemler bir zamanlar Samsunlular için çok ama çok önemliydi. Çağımızın ve eğlence dünyasının bu kadar gelişmiş olmasına rağmen Samsunluların halen bu özlemle yaşaması bunun en önemli göstergesidir bence. DÖNME DOLAP VE SİRK
Yaklaşık yirmi yıl önce  kaldırılan Samsun Fuarı, şimdiki Yabancılar Pazarının bulunduğu yerden başlayan ve Tren Garı civarında biten alanda kurulmuştu. Fuar içinde yer alan Lunapark ise şu anda bulunduğu yerdeydi. Ancak fuar olduğu yıllarda eğlence aracı daha az olmasına rağmen oldukça fazla ilgi görmekteydi. O zaman fuarın en dikkat çeken araçları dönme dolap ile uçan salıncaktı. Tabii ki çocuk oyuncakları her zaman  dikkat çekerdi. Ayrıca tüfekle yapılan atışlarla hediye kazanma, halkalar atarak sigara alma, kaleye şut çekerek hediye alma gibi eğlenceler daha çok büyüklere hitap ederdi. Genelde hep kaybedilirdi. Fuar sezonunda açılan sirk ile motosiklet cambazlarının gösterisi etkileyiciydi. Dairesel bir duvar üzerinde ve yere paralel bir şekilde gösteri yapan motosiklet akrobatlarının görüntüsü görmeye değerdi. Kapanışı, yüzlerine kapattıkları Türk Bayrağı ve riskli hareketlerin yapıldığı bir gösteri ile bitirmeleri ayrı bir heyecan katmaktaydı.
Fuarın lunapark tarafında bir girişi olduğu gibi Cumhuriyet Meydanı tarafında da bir girişi bulunmaktaydı. Esas ana kapı Cumhuriyet meydanı tarafındaki kapıydı.. Cumhuriyet Meydanı girişinde bilet alınarak giriş yapılan fuar sahasında ilk etapta değişik bir ortama girildiği hemen fark edilirdi. Fuar gezisi boyunca anonsların eşliğinde reklamlar yanında, kayıp çocukların ebeveynlerinin arandığını da duyabilmekteydiniz. Daha sonra fuar içinde gün ve gece boyunca yayın yapan fuar radyosu kurulmuştu. Rahmetli Funda Kayıhan bu radyonun kurucusuydu. Şimdi olduğu gibi girişte hemen karşıda ve önünde aslan heykeli olan müze bulunmaktaydı. Özellikle okullar tarafından düzenlenen müze gezisinde ziyaretler yapılırdı. Müzede Atatürk’e ait giysi ve özel eşyaların bulunduğu Atatürk Müzesi ile Etnografya Müzesi bölümleri yer almaktaydı.
Hemen girişin yakınlarında Kuğulu Havuz vardı. Pek çok insanın geçmişte kalan anılarında burada çekindiği siyah beyaz bir fotoğraf mutlaka bulunmaktadır. Havuzun çevresinde bulunan kanepelere oturarak suların şırıltısı altında dinlenebilmekteydiniz. Girişten sağa doğru denize paralel bir yol bulunmaktaydı. Bu yol üzerinde Küçük Ev Restoran ile Yosun Kafe dikkati çekmekteydi. Yol boyunca ilerlerken sol tarafta Gübre Fabrikası ile Süt Endüstrisi Kurumunun stantları bulunmaktaydı. Fuarın anısını yaşatmak için Tekel tarafından Fuar sigarası çıkarılırdı. Ayrıca üzerinde fuarın bilgilerinin yer aldığı fuar bardakları da satılırdı.
Fuarın muhtelif yerlerinde uçan balon satıcıları bulunmaktaydı. Neredeyse her bir çocuğun elinde tepeleri boyanmış rengârenk uçan balonlar bulunurdu. Ayrıca haşlanmış veya közlenmiş mısır, pamuk şeker, dondurma, salatalık turşusu, ayran, kırmızı boyalı yumurta, çekirdek gibi eğlenmek amacıyla gezerken yenilebilecek yiyecekler de bolca satılmaktaydı.
Lunapark yönünde ilerlerken lunaparkın hemen yanında mavi boyalı tahta sandalyelerin bulunduğu Kısmet Aile Gazinosu vardı. Deniz kenarında ise şimdi Neco Düğün Salonu olan, Neco Gazinosu bulunmaktaydı. Fuar sezonunda pek çok sanatçı buralarda sahne alırdı. Kısmet Aile Gazinosunun önü ve çevresinde fuar sezonu boyunca hediyelik eşya satışı yapılan küçük dükkânlarla doluydu.  Bu kısımdan denize doğru yöneldiğinizde fuarı ikiye bölen demiryolundan geçmek durumundaydınız. Bu esnada tren geçişinin olması ise çok zevkli oluyordu. Trenin geçişi esnasında yaya geçişini aksatmamak için bir üst geçit vardı. Tren geçerken bunun üstünden treni seyretmek de ayrı bir zevkti. Üst geçidin hemen ayaklarında mısır satıcıları bulunmaktaydı.
TREN YOLU İKİYE BÖLÜYORDU
Tren yolunu geçtikten sonra denize doğru giderken sol tarafta Etibank, Tekel gibi büyük kurumların stantları, sağ tarafta ise İl Tarım Müdürlüğünün harika bir standı bulunmakta idi. Bu stantta Jersey sığır ve boğa, deney fareleri, yılan gibi ilgi çeken canlılar yanında bolca broşür bulunurdu. Bu stantların arka kısımlarında ise âşıkların buluşma alanı olan aile çay bahçeleri ve lokantalar faaliyet göstermekte idi.
SAHİLDE KİRALIK SANDALLAR VARDI
Deniz kenarı ise kendine özgü ve ayrı bir güzellikti. Samsun’un lağımının denize bu bölgeden akıyor ve ortalığı yoğun bir kokunun sarıyor olması dahi bu güzelliği gölgeleyememişti. Kiralık sandallar ile denizde atılan turlar o günlere ayrı bir zevk katardı. Denizin en sol tarafında ise Yelken Kulüp faaliyet göstermekteydi.
Etibank’ın bir madeni andıran şekilde dizayn edilmiş standını gezmek ayrı bir haz veriyordu. “Madencilik, Metalürji, Bankacılık” sloganını stantlarına yansıtıyorlardı. Hele sigara paketleri şeklinde yapılmış Tekel standı ise bir simge olarak hala günümüzde bile özelliğini kartpostallarda da olsa korumaktadır.
Zamanında Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses gibi sanatçıların en çok tutulan şarkılarının sürekli olarak çalındığı ve insanların bıkmadan dinlediği bir ortamdı fuar içi.
Aslında Samsun Fuarı ilimiz tarihinde bir fenomen, hatta Samsun iline ait bir marka haline dönüşmüş ve belleklerde öylece yer etmişti.
ÇEVRE İLLER SAMSUN'A AKARDI
Samsun'un fuarlı yıllarında kent içindeki vatandaşlardan çok civar il ve ilçelerdeki vatandaşların da en büyük zevki Samsun fuarına gelmekti.
Bakınız, bugün Ünyeli yazar dostumuz Hakan Korkmaz, ilçenin Kent gazetesinde bir yazı yayınlamış. Yazının konusu, Samsun fuarı. Şöyle demiş yazar :
"Çocukluğumuzda Samsun Fuar'ı vardı.
Fuar’a gitmek bizim için çok önemli bir hadiseydi.
Otobüslerle fuara giden ve orada buluşan aileler, eğlenip, gece geç saatlerde Ünye’ye dönerdi.
Özel araçlarımızla birlikte birkaç aile konvoy halinde gider, fuarın değişik atmosferi bizi mutlu ederdi.
Hatta!
Bizler çocuktuk, çarpışan otolara binmek büyük keyifti benim için. Zaten başka yerde de yoktu ki!
İlk “CANLI” konseri orada dinlemiştim.
Neco Gazinosu’nda İbrahim TATLISES’i “Ayağında Kundura” türküsüyle canlı dinleme şansını yakalamanın mutluluğunu yaşamıştım.
Kapalı devre bir radyoydu ayrıca burası!
Fuar sahası içinde gezerken, etkili ve güzel sesiyle bir bayanın dahili müzik yayını, kaybolan çocuk duyuruları, yapılacak etkinliklerin tanıtımı, bana hep radyoculuğun ilk adımlarının hevesini sağladı
Biliyorum ki, çoğu Ünyelinin’de bir çok hatırası kaldı!
Güzel günlerdi, Samsun Fuarı…"
YEŞİM HANIM'IN ANILARI
 Fuar ile ilgili; Samsun'da girişimciliğiyle tanıdığımız Yeşim Gürsoy Kırcı'nın da bir yazısını okudum. Ne güzel yazmış Yeşim Hanım.
Bu anı-dizi yazımızı bugün Yeşim Gürsoy Kırcı'nın kaleme aldığı yazısı ile noktalıyoruz:
"1977’li yıllarda ben çocukken Samsun’un kendine ait bir aurası vardı. Ülke genelinde fuar denildiği zaman İzmir'den sonra adı gelen şehrimiz her yaz yüzlerce insanı bu şehre çekerdi. Çevre illerden Zonguldak’tan Artvin’e kadar uzanan bu sahil şeridi insanı, fuarın açık kaldığı iki buçuk ay içinde muhakkak ki bir hafta sonunu bu şehirde geçirirdi...
O tarihlerde bu şehirde çocuk olanlar iyi bilirler. Muhteşem ışıklarıyla duvarlardan sarkan kristal taşlarıyla PAŞABAHÇE standı, çayı ile ÇAYKUR, çikolatası, meşhur fındık ezmesi, tane fındığıyla FİSKOBİRLİK, SAGRA stantları... SAMSUN sigarasının standı tütün kolonyasının o ağır ama muhteşem kokusu ise  hala burnumda, özlemlerimde...
Ya lunaparkın önündeki renk renk tavşan balonlarıyla şapkasındaki düdüklerle baloncu Samet. Çinko kaplardaki sapsarı salatalık turşuları, beyaz önlükleri ile gelin arabası gibi süsledikleri el arabalarındaki mısırcılar… Nerde o zaman adım başı dönerciler,  fuarın içindeki dönerci kuyrukları… Bunların hepsi ayrı ayrı hafızamdan silinmeyen anılarla dolu fotoğraflar.
Ve her fuara gidişimizde düğüne gider gibi süslenişlerimiz… Süslenirdik çünkü çok önemserdik. O yıllarda herkes fuara gitmeyi o stantları gezmeyi açık hava sinemasında film seyretmeyi, sahildeki tahta sandalyeleriyle meşhur çay bahçelerinde oturmayı severdi.
Samsunlu olmanın en büyük özelliğiydi yazın en güzel zamanlarının geçtiği o yıllar.
Neco gazinosuna, Façço restorana her yaz gelen ünlü isimler ve konserleri ise olay olurdu. Ünlü sanatçılar yarışırlardı, Samsun Fuarında çıkmak için onlar için ayrı bir prestijdi ve bu şehir bunu kaldırıyor o kültüre cevap verebiliyordu. O ünlü isimlerin bu şehre gelmeleri kadar o konserlere gitmekte ayrı bir olaydı. Yine her yıl çeşitli ülkelerden  gelen folklor ekipleri ise ayrı bir renk katardı. Danslarıyla festivalleştirirdi adeta fuarı.
Ve sadece yazın bu şehre gelen giden insan sirkülasyonu ve akan para direk şehir esnafına ve dolayısı ile şehir ekonomisine yansırdı. Bölgenin turistik yönünün öne çıkmasına ve sosyal yapısının olumlu bir şekilde gelişmesinde büyük rol oynardı. Zaten tarım ve sanayisi istenilen seviyeye hiçbir zaman ulaşamayan bu şehir fuar sayesinde bölgedeki cazibe merkezi olma özelliğini korurdu.
Kısaca sevgili Samsunlu hemşerilerim o yıllar bir başka keyifliydi. Evet, biz çocuktuk belki  gözümüzde büyüttük gibi düşünebilirsiniz o yılları ama  çok yanılırsınız. Çünkü hala iç çeken yaşlı isimler tanırım o yıllar için...
Bunları sizlerle paylaştım çünkü o yılları ve Samsun’u az çok fotoğraflayın istedim gözünüzde. O yıllarda istatistik verilere dönülüp bakıldığında bu şehir göç veren değil aksine civar il ve ilçelerden göç alan bir şehirdi.
Çünkü Samsun Türkiye haritasını gözünüzün önüne getirdiğinizde Türkiye’nin kuzey ortası hava, kara, deniz tren trafiğine sahip sayılı illerinden biriydi. Kuzey Anadolu’nun en büyük ili, Karadeniz Bölgesinin en önemli kenti ve ticaret limanlarından birine sahipti. O yıllarda tamamen mahalli imkanlarla, sosyo-kültürel yapıyı ekonomiyi, endüstriyel, tarımsal gelişimi sağlamak ve iç turizmi canlandırmak amacıyla 1963 yılında 19 Mayıs Karadeniz Fuarı adı ile açılmış, 1964’de de Bakanlar Kurulu Kararı Türkiye’nin ilk milli fuarı kabul edilmişti.
İşte bu mahalli imkânlarla hayata geçen fuar bir şehri bu kadar mı etkiler ve geliştirirdi. Tarihi doku yönünden Atatürk ün 19 Mayıs 1919 da tütün iskelesinden karaya çıkmasıyla başlayan kurtuluş savaşı mücadelesinin temsilcisi olarakta görülen bu şehir, maalesef o yıllarda yakaladığı gelişmişlik hızını fuarın son bulmasıyla kaybetmiştir.
Sadece fuarını kaybetmemiş hemşerilik ruhunu da fuarla birlikte çok gerilerde bırakmıştır. Yatırımlar başka illere kaymaya başlamış yabancı sermaye şehre girmeye ve kazanılan her kuruş bu şehre yatacakken dışarıya vergi olarak akmaya ve dolayısıyla zorlaşan yaşam şartları da şehri göç vermeye zorlamıştır.
Fuarın kaybolmasıyla birlikte sosyo-kültürel yapıda da bir gerileme söz konusu olmuştur. Şehir üstüne düşen görevi yerine getirememiştir. Ne ticaret ve sanayi odaları ne esnaf odaları ne de belediyeler bu konuda hem sanayicisini hem de dışarıdan bu şehre gelerek para kazanan özellikle finans sektörünün asıl sahibi bankaları yeteri kadar tetikleyememiş şehre gerekli katkılar sunmalarını gerektiğini gösterememişlerdir.
Bir ülkenin bir şehrin gelişmişliği sosyo-kültürel yapısıyla, dışarıdan akan yerli yabancı turist sayısıyla direkt orantılıdır. Sirkülasyonu olmayan bir şehrin kendi yağıyla kavrulur ekonomisi de imkânları ölçüsünde olacaktır. Bu şehir için önem arz eden korunamayan bu değerler gelişme hızımızı kesmiş elimizi kolumuzu bağlamış ve bu şehir çok uzun yıllarını bu durumu seyrederek geçirmiştir.
Son dört yıldır Samsun tekrar yapılan yatırımlarla canlanmaya başlamıştır. Çok yakında faaliyete geçecek olan fuar ve kongre merkezi ile eski nostaljisini yakalayamasa da daha etkin organizasyonlara ev sahipliği yapacaktır. Yıllarca konaklama sıkıntısı çeken Samsun şimdi peş peşe açılan otelleriyle bu sorunu da çözmüş açılan alışveriş merkezleriyle civar illeri hafta sonları bu şehre toplamaya başlamıştır.
Bir doğu bloku ülkesi olan Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte kapılarını dünyaya açan karşı kıyılar, 500 milyon dolarlık bir pazarla kucak açmış bizi beklemektedir. Dışarıdan gelen yatırımcılar maalesef bizden çok daha iyi gördükleri bu pazardan dilimlerini kapmak için bu şehre hiç düşünmeden milyon dolarlık yatırımları yapmaktadır.
Bence en büyük fırsat zamanıdır bu zaman. Yapılan turizm mastır planının bütçesel kısmının büyük bir bölümü bu şehirden para kazanan iş dünyasının ve yabancı yatırımcının bu güne kadar yapmadığı katkıları bu şehre yaptırmak, ilçe turizmini artırıp tekrar ilçe ve merkez ekonomisin canlandırma kazandığı insan sirkülasyonu ve potansiyeli ile kaybettiği yılları hızla geri kazanmak için çalışmalarını hızlandırmalıdır.
Yakakent’ten Terme kıyılarına kadar uzanan sahil şeridi ve Havza, Kavak, Ladik, Vezirköprü bileşkesiyle karasal ayrı bir yapı çizen Samsun termali, kanyonu, kayak merkezi, Kızılırmak Deltası ile kendini cazibe merkezi yapabilecek özelliklere sahiptir ama yine maalesef demek zorundayım şehre gerekli katkıyı sağlayamayan sanayici ve finans sektörünün asıl sahibi bankalar kadar turizm dernekleri de bu konuda gerekli çalışmaları yapamamışlar bu şehri tanıtmakta çok geç kalmışlardır.
Geçmişi geride bırakıp önümüze bakma zamanıdır bu gün. Bu şehir hak ettiği noktaya biran önce taşınmalı şehrin dinamikleri özellikle odalar ve belediyeler bu konuda çok ciddi sürdürülebilir politikalar geliştirmelidir. Bunu çok önemsiyorum çünkü yabancı yatırımcının bu şehir için öngördüğü tablo çok etkin ve gelecekte çok büyük kazançların kapısının açıldığı bir yer olacağının hesaplarını çoktan yapmış bulunmaktadır.
Bu güne kadar keşfedilmemişte yeni keşfedilen bir şehir değildir Samsun. Karşı kıyılarda ki pazarın odak noktası olacak bu şehir de gelen her yabancı yatırımcı bu şehre ciddi katkılar sağlayacak çalışmaların içine sokulmalı bu şehre olan ahde vefasını yerine getirmelidir. DOĞDUĞUN YER DEĞİL, DOYDUĞUN YERDİR TOPRAK demiş atalarımız. Bu topraklarda doyuyorsak hakkını, hem doğup hem doyuyorsak vefa hesabını hep birlikte vermeli Karadeniz’in incisi bu güzel şehirde, hemşehrisi olmanın güzelliğini ve gururunu hissetmeli, hissettirmeliyiz."

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum