Osman Çetinkaya'nın açıklamaları bana işte bunları hatırlattı.

AKP İL KONGRESİNE GİDERKEN...

Benim siyasetle pek işim olmaz.
Sosyal demokratım, Cumhuriyetçiyim, laik’im, Atatürkçü’yüm. Seçimden seçime sandığa gider oyumu kullanırım… Taraf olmam, haklının yanında durmaya gayret ederim…
Kendimi ve kalemimi üç kuruş menfaat uğruna satmam. Satmadım.
Kendini dev aynalarında gören siyasetçilerin sonlarını yaşayarak gördüm.
Yahu Ferruh Çetin, ne demek istiyorsun? Sadede gel artık dediğinizi duyar gibiyim.
Yazının başında siyasetle işim olmaz demiştim.
Sadece bu değil; siyasilerle de işim olmaz.
Siyasette bugün sadece İhsan Kalkavan’ı tanırım da çok eskilerden arkadaşım olduğu için.
Haluk Koç bile beni her halde ismimle tanır.
Hele Ak Parti cephesinde bu güne kadar hiç bir siyasinin (Milletvekilinin) elini sıkmış değilim.
Merhaba veya hoşbeş için gelenler hariç tabi...
Şimdi bu yazıyı niye yazıyorum. Onu anlatmaya çalışacağım.
AK Parti Samsun İl Başkan adayı Osman Çetinkaya, mevcut il başkanının telefonlara dahi bakmadığını ve il başkanı adına çok kişiden özür dilemek zorunda kaldığını söylemiş ve demiş ki;  “Makama gelir gelmez partiyi vatandaşlara kapatan, telefonlarına ulaşılamayan, randevusuz ziyaret edilemeyen İl Başkanları partisine verdiği zararın artık farkına varmalıdır.”
Bahsettiği kişi her halde bugünkü il başkanı Fuat Köktaş olmalıdır.

AKP’LİLER KILIÇLARI ÇEKMİŞ

Malum, önümüzdeki Şubat ayında AKP’nin gerçekleştirilecek olan Samsun 5. olağan kongresi var. İl başkanlığı için aday olan ve bu çerçevede gazetecilerle sohbet eden Osman Çetinkaya (Gerilim siyasetinin tarafı olmayacağını) vurgulamış.
Ve şöyle konuşmuş:
“Makamlar gelip geçicidir. Hiç kimse şimdi oturduğu makama güvenerek bir başkasını ötelemesin, ötekileştirmesin, küçük görmesin. Kimse gücünü kendinden menkul görmesin. Biz burada AK Parti’nin mensuplarıyız ve bizim aldığımız oy oranlarında ve başarılarımızda Recep Tayyip Erdoğan etkisi ve katkısı tartışılmazdır. Bu nedenle, makama gelir gelmez partiyi vatandaşlara kapatan, telefonlarına ulaşılamayan, randevusuz ziyaret edilemeyen İl Başkanları partisine verdiği zararın artık farkına varmalıdır.”

KAPALI KAPILAR ARDINDAN ÇIKTILAR

Osman Çetinkaya’yı tanımam. Hiç de tanışmadım, ama arkadaşlara sorup soruşturuyorum, ”nasıl birisidir” diye.
Allah şahittir, şu ana kadar hakkında kötü bir şey duymadım. Önceki partisel çalışmalarında her hangi bir olayı varsa, yani bugünküler gibi kötü bir şöhrete sahipse bana bildirin onu da yazalım.

İşte şimdi zurnanın “zırt” dediği yere geldik.
Önceki gün bizim Serdar İpek’in kayın babası  “Halil Aga’yı” toprağa verdik. Büyük camideki törene tam namaza durulacak dakikada Fuat bey de geldi ve hemen ön safta yerini aldı.
Aman Allah’ım, o ne ihtişam öyle.! Sanki Muhteşem Süleyman mübarek!
“Büyük dağları ben yarattım” havasıyla etraftan birkaç kişiyle tokalaştı. Baktım da, eski halk adamlığı vasfını kaybetmiş gibi geldi bana...
İşte  onun bu tavrı Osman Çetinkaya’yı doğrular nitelikteydi!.

BİR ESKİ ANI

Diyeceğim o ki, Fuat bey benim onu tanıdığım ilk güne göre çok değişmiş, havalanmış!
Şimdi diyeceksiniz ki, yahu Ferruh bey, hani sen hiçbir AKP’li siyasetçi ile tanışmamış, elini sıkmamıştın?
Anlatalım:
“Ak partinin ilk meclis günleri. İl Başkanı Mustafa Demir Milletvekili olmuş, yerine Fuat Köktaş geçmişti. 30 Ağustos Bayramını kutluyoruz.
Askeriye Kurupelit’teki Askeri kampta resepsiyon veriyor. Ben de davetliyim. Resepsiyon eşli ama benim gibi “sap” gelenler de olmuş. İçeri girerken kapının önünde birisinin dikildiğini gördüm. Baktım, biraz çekingen ve ürkek ürkek duruyor; “buyurun birlikte girelim” dedim ve o vesileyle kendisinin AKP il Başkanı Fuat Köktaş olduğunu öğrenmiştim.
Resepsiyon boyunca kendisini içerde yalnız bırakmamıştım. Ben rakımı yudumlarken o da kolasını içmişti.
Dün cenazede gördüğüm Fuat Köktaş o Fuat Köktaş mı? diye kendi kendime sordum.
Osman Çetinkaya’nın açıklamaları bana işte bunları hatırlattı.
Bu yazdıklarımın altında başka bir şey aramayın.
Ben 45 yıldır insanları izliyorum.
Neler gördük, neler.....