HİTİT'LERİN BAŞKENTİ "ZALPUWA" ŞEHRİ BAFRA'DA OLABİLİR Mİ?
Ferruh ÇETİN'den anılar
29 Kasım 2014 - 12:53
Ferruh ÇETİN'den anılar...
HİTİT'LERİN BAŞKENTİ "ZALPUWA" ŞEHRİ BAFRA'DA OLABİLİR Mİ?
Tarihte Samsun bölgesinde birçok medeniyetlerin yaşadığını görüyoruz.
Düşünün, yine tarihte ve efsanelerde anlatılan Amazon'lu kadınların dahi Samsun bölgesinde yaşadıkları ileri sürülmüştür.
O nedenle bendeniz son zamanlarda Samsun'un ve ilçelerinin tarihi gerçeklerine eğilmeye merak sardım. Bugün de İkiztepe Höyüğü'nden bahsedelim dedik.
İkiztepe Höyüğü Samsun'un Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısında yer alan bir höyük'tür. Yeri tam olarak eski Bafra/Alaçam karayolunun sağ tarafındadır.
Günümüzde Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerin hemen batısında yer alan höyük, adını uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülmesinden almaktadır.
Bugün denizden 7 km. içeride olan İkiztepe Höyüğü M.Ö 5-3'binlerde denize oldukça yakın konumdaymış.
İlk kez J. Mellaart tarafından saptanan höyükte, O. Pelen başkanlığında 1969 yılında başlayan kazılara, 1974 yılında Prof. Dr. Uluğ Bahadır Alkım tarafından başkanlık edilmeye başlanmıştı.
1981 yılından itibaren ise başkanlığı Prof. Dr. Önder Bilgi üstlenmiştir. Kazılar 2006 tarihinden itibaren T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Türk Tarih Kurumu'nun mali desteğiyle yürütülmektedir.
Bugüne kadar yapılan kazılarda yerleşim yerleri ve tarihe ışık tutacak birçok bulguya rastlanmıştır. Bu eserlerin bir kısmı Samsun ve Bafra müzelerinde sergilenmektedir.
Ben 1972 yılından bu yana Bafra'daki kazılarla ilgilenmiştim. Bahadır Alkım'ın başlattığı kazıları belki de ulusal bir gazetede ilk defa habere dönüştüren gazeteci durumundayım.
O yıllarda Günaydın gazetesinin Bafra muhabiri idim. Kazı yerinde çektiğim resimlerle yaptığım haberi "Hititlerin kayıp şehri Bafra'da Aranıyor" başlığıyla vermiş, Günaydın gazetesinde çok büyük bir şekilde yayınlanmıştı. İlerleyen yıllarda İkiztepe höyüğü ile ilgili onlarca başka başka haberler de yapmıştım.
Her neyse konuyu fazla uzatmadan burasının tarihi geçmişine geçelim.
"-M. Ö. 2. bin yılının ilk çeyreğinde Assurlu tüccarlar ile Anadolu’nun yerli tüccarları arasında uluslararası bir ticaret sistemi kurulmuştu.
Assur’dan Anadolu’ya kalay ve dokuma ürünleri, Anadolu’dan Assur’a ise altın ve gümüş ticareti başlamıştı.
Assurlu tüccarlar, başkent olarak Kültepe/Kaneš(Neša)’e yerleşmişler ve ticareti buradan yönetmişlerdi.
Assurlular bu dönemde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Karum ve Wabartum adı verilen iki tür ticaret merkezi kurmuşlardı. Bu ticaret merkezlerinden biri de Karadeniz kıyısında olduğu ileri sürülen ve Hitit Çağı’nda da varlığını sürdüren Zalpa Şehri, Hitit ve Assur yazılı metinlerinde, Zalpa/Zalpuwa ve Zalpah olmak üzere iki farklı şekilde yazılır.
Kuzey Suriye ile yapılan bir savaşı anlatan Hitit metninde “Zalpa Adamı” ifadesi Emar prensi Yarimlim ile birlikte geçmektedir.
Başka bir Hitit metninde ise Mama kralı Anum – Hirbi’nin Zalpa ile mücadele içinde olduğu anlatılır.
V. Haas adlı bilim adamı, burada sözü edilen Zalpa Şehri’nin Orta Karadeniz bölgesinde olduğunu ileri sürerek Anum – Hirbi’nin nüfus alanını Güneydoğu Anadolu’dan Karadeniz’e kadar uzatır.
EFSANE ANLATIMLAR
Boğazköy’de bulunan ve Kaneš Kraliçesi olarak adlandırılan belge, Zalpa Kenti’nin yeri hakkında yeni fikirler doğmasına neden olmuştur.
Hitit Eski Krallık Dönemi’ne ait bu metin şu sözlerle başlar:
“Kaneš Kraliçesi tek bir yılda 30 erkek çocuk doğurdu. Ben ne biçim bir şey doğurdum’ dedi.
Kraliçe sepetleri pislikle doldurdu, oğullarını sepete koydu ve ırmağa bıraktı. Irmak bebekleri Zalpuwa Ülkesi’ne denize kadar taşıdı. Ama tanrılar, oğulları denizden çıkardılar ve büyüttüler. Yıllar geçtikten sonra kraliçe yine doğurdu.
Bu kez 30 kızı oldu. Kraliçe kızlarını kendi yetiştirdi. Daha sonra metinde 30 erkek çocuğun büyüdükten sonra Neša’ya geri geldikleri anlatılır.
Tanrılar bu çocuklara başka bir görünüm verdiğinden anneleri onları tanıyamamış ve 30 erkeğe kızlarını eş olarak vermiştir.
Yaşları büyük olan oğullar bu durumun farkına varamamışlardır.
Ancak en küçük oğul durumu fark ederek kardeşlerini kızlara dokunmamaları için uyarır. Bu kısımda metin kesilir.
Metin kırık olduğu yerden sonra şöyle devam etmektedir:
“Sabah olunca Zalpuwa’ya gitti(ler).”
Bundan sonra metin Güneş Tanrısı’nın Zalpa’yı kutsamasıyla devam etmektedir. Arkasından metin tarihi zamanlara geçer ve Zalpa ile en eski Hitit Krallığı arasındaki çatışmalar anlatılır.
Bu çatışmaların Zalpa’nın yıkılmasıyla son bulduğu anlatılmaktadır.
BAFRA YÖRESİ Mİ?
Bu metinde geçen Zalpa Kenti’nin deniz kenarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Zalpa’nın, Kızılırmak'ın Karadeniz’e döküldüğü yerde olan İkiztepe olabileceği düşünülmüştür.
U. Bahadır Alkım'a göre, Bafra yöresi’nde M. Ö. 2. bin yıllık yerleşmelerin çokluğu burada bölgesel bir beylik veya krallığın bulunduğunun göstergesidir. Metinlerde hem Kızılırmak, hem de deniz kenarında olduğu anlatılan Zalpa’nın bölgedeki en büyük yerleşme olan İkiztepe olabileceği U. Bahadır Alkım tarafından ciddi şekilde ileri sürülmüştü.
ÖNDER BİLGİ REDDEDİYOR
U. Bahadır Alkım'ın ölümünden sonra Bafra İkiztepe'deki kazıları bugüne kadar sürdürmekte olan Önder Bilgi hoca tarafından daha sonra geliştirilen kazılarda, yerleşmenin Zalpa ülkesi olduğunu kanıtlayacak hiçbir buluntuya rastlanmadığını söylemiştir.
Bu nedenle Önder Bilgi, hem coğrafi koşulların, hem de yazılı belge, mühür veya baskısı, kurşun figürin ve Alişar III boya bezekli çanak – çömleği gibi Koloni Çağı’nın önemli maddi kültür kalıntılarının İkiztepe’de ele geçmemiş olması nedeni ile İkiztepe’nin Zalpa olamayacağını ileri sürmüştür. Ayrıca Önder Bilgi, Zalpa’nın denize yakın bir yerde değil de Karadeniz dağlarının iç kesimlerinde aranması gerektiğini, Vezirköprü İlçesi’ndeki Oymaağaç Höyük’ün bunun için ideal bir yer olduğunu ifade etmiştir.
Yani burada Bafra'daki kazıları ilk başlatan U. Bahadır Alkım ile daha sonra kazıları devam ettiren Önder Bilgi arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
YABANCI BİLİMCİLER DE BAFRA'YI İŞARET ETMİŞ
H. Otten adındaki bilim adamı, Kaneš Kraliçesi olarak adlandırılan Hitit belgesinde geçen kraliçenin doğurduğu 30 erkek çocuğun Zalpuwa Ülkesi’nden tekrar Neša’ya doğru yola çıkmasını, kuzeyden Orta Anadolu’ya yapılan Hint – Avrupalı kavimlerin göç belirtisi olarak değerlendirmiştir.
Ancak bu metindeki Zalpa’nın mutlaka Bafra çevresinde aranan Zalpa olması gerekmediğini ifade etmiş, ardından Hititler’in Kafkaslar’dan Anadolu’ya girdikten sonra Karadeniz’in doğu sahili boyunca ilerleyip Kızılırmak’ın denize döküldüğü yere geldiklerini oradan da güneye doğru göç ettiklerini savunmuştur.
Bu savunuya göre de İlçede ilk kazıları başlatan U. Bahadır Alkım'ın ileri sürdüğü gibi Zalpa'nın Bafra yakınlarındaki İkiztepe Höyüğü olabileceği olasılığını güçlendiriyor.
TİCARET MERKEZİYMİŞ
Sözü edilen Zalpa’nın Orta Karadeniz bölgesinde olduğu düşünülerek I. Hattušili’nin iktidarı altında Hitit topraklarının kuzeyden, güneyde Kızılırmak çevresini de içine alarak muhtemelen Akdeniz’e kadar uzandığı iddia edilmiştir.
Hitit yazılı kaynaklarında geçen bu tarihi olaylara bakıldığında, Hititler’in Zalpa’ya büyük ilgi gösterdikleri açıkça anlaşılmaktadır.
Zalpa Şehri’nin Orta Karadeniz bölgesinde bulunduğu kabul edildiğinde bu ilginin sebebi olarak zengin bakır madeni yatakları gösterilebilir.
Ayrıca Zalpa Şehri’nin Assur Koloni Çağı’nda bir ticaret merkezi olduğu da unutulmamalıdır.
Hititler’in yanı sıra Kaneš ve çevresindeki karum ile wabartumlarda yaşayan Assurlular’ın da bu çevrenin zenginliğinden yararlanmış oldukları açıktır.
KAZILAR HENÜZ SONLANMADI
Bütün bunların yanı sıra Zalpa ile Hititler arasında organik bağ olduğu, Hitti kökenli bir Hitit belgesinde “Biz güneşin denizden doğduğu yerden geldik” ifadesiyle açıklanmaya çalışılmış olup saltanatın denizden gelmiş olduğu iddia edilmiştir.
Metinde Hattili Taht Tanrıçası Halmašuit ile kral arasında egemenlik sahaları paylaşılması sırasında Taht Tanrıçasının “dağların arkasındaki ülke” ile yetindiği de belirtilir. Bu ülkenin Zalpa olarak yorumlandığı görülmektedir.
Bafra İkiztepe'deki kazılar henüz sonlanmış değildir.
Her yıl belirli aylar içinde kazılar devam ettiriliyor.
Kim bilir, belki bir gün elde edilen başka yeni bulgularla Hitit'lerin kayıp şehri Zalpa'nın izine Bafra'da rastlanabilir.
HİTİT'LERİN BAŞKENTİ "ZALPUWA" ŞEHRİ BAFRA'DA OLABİLİR Mİ?
Tarihte Samsun bölgesinde birçok medeniyetlerin yaşadığını görüyoruz.
Düşünün, yine tarihte ve efsanelerde anlatılan Amazon'lu kadınların dahi Samsun bölgesinde yaşadıkları ileri sürülmüştür.
O nedenle bendeniz son zamanlarda Samsun'un ve ilçelerinin tarihi gerçeklerine eğilmeye merak sardım. Bugün de İkiztepe Höyüğü'nden bahsedelim dedik.
İkiztepe Höyüğü Samsun'un Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısında yer alan bir höyük'tür. Yeri tam olarak eski Bafra/Alaçam karayolunun sağ tarafındadır.
Günümüzde Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerin hemen batısında yer alan höyük, adını uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülmesinden almaktadır.
Bugün denizden 7 km. içeride olan İkiztepe Höyüğü M.Ö 5-3'binlerde denize oldukça yakın konumdaymış.
İlk kez J. Mellaart tarafından saptanan höyükte, O. Pelen başkanlığında 1969 yılında başlayan kazılara, 1974 yılında Prof. Dr. Uluğ Bahadır Alkım tarafından başkanlık edilmeye başlanmıştı.
1981 yılından itibaren ise başkanlığı Prof. Dr. Önder Bilgi üstlenmiştir. Kazılar 2006 tarihinden itibaren T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Türk Tarih Kurumu'nun mali desteğiyle yürütülmektedir.
Bugüne kadar yapılan kazılarda yerleşim yerleri ve tarihe ışık tutacak birçok bulguya rastlanmıştır. Bu eserlerin bir kısmı Samsun ve Bafra müzelerinde sergilenmektedir.
Ben 1972 yılından bu yana Bafra'daki kazılarla ilgilenmiştim. Bahadır Alkım'ın başlattığı kazıları belki de ulusal bir gazetede ilk defa habere dönüştüren gazeteci durumundayım.
O yıllarda Günaydın gazetesinin Bafra muhabiri idim. Kazı yerinde çektiğim resimlerle yaptığım haberi "Hititlerin kayıp şehri Bafra'da Aranıyor" başlığıyla vermiş, Günaydın gazetesinde çok büyük bir şekilde yayınlanmıştı. İlerleyen yıllarda İkiztepe höyüğü ile ilgili onlarca başka başka haberler de yapmıştım.
Her neyse konuyu fazla uzatmadan burasının tarihi geçmişine geçelim.
"-M. Ö. 2. bin yılının ilk çeyreğinde Assurlu tüccarlar ile Anadolu’nun yerli tüccarları arasında uluslararası bir ticaret sistemi kurulmuştu.
Assur’dan Anadolu’ya kalay ve dokuma ürünleri, Anadolu’dan Assur’a ise altın ve gümüş ticareti başlamıştı.
Assurlu tüccarlar, başkent olarak Kültepe/Kaneš(Neša)’e yerleşmişler ve ticareti buradan yönetmişlerdi.
Assurlular bu dönemde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Karum ve Wabartum adı verilen iki tür ticaret merkezi kurmuşlardı. Bu ticaret merkezlerinden biri de Karadeniz kıyısında olduğu ileri sürülen ve Hitit Çağı’nda da varlığını sürdüren Zalpa Şehri, Hitit ve Assur yazılı metinlerinde, Zalpa/Zalpuwa ve Zalpah olmak üzere iki farklı şekilde yazılır.
Kuzey Suriye ile yapılan bir savaşı anlatan Hitit metninde “Zalpa Adamı” ifadesi Emar prensi Yarimlim ile birlikte geçmektedir.
Başka bir Hitit metninde ise Mama kralı Anum – Hirbi’nin Zalpa ile mücadele içinde olduğu anlatılır.
V. Haas adlı bilim adamı, burada sözü edilen Zalpa Şehri’nin Orta Karadeniz bölgesinde olduğunu ileri sürerek Anum – Hirbi’nin nüfus alanını Güneydoğu Anadolu’dan Karadeniz’e kadar uzatır.
EFSANE ANLATIMLAR
Boğazköy’de bulunan ve Kaneš Kraliçesi olarak adlandırılan belge, Zalpa Kenti’nin yeri hakkında yeni fikirler doğmasına neden olmuştur.
Hitit Eski Krallık Dönemi’ne ait bu metin şu sözlerle başlar:
“Kaneš Kraliçesi tek bir yılda 30 erkek çocuk doğurdu. Ben ne biçim bir şey doğurdum’ dedi.
Kraliçe sepetleri pislikle doldurdu, oğullarını sepete koydu ve ırmağa bıraktı. Irmak bebekleri Zalpuwa Ülkesi’ne denize kadar taşıdı. Ama tanrılar, oğulları denizden çıkardılar ve büyüttüler. Yıllar geçtikten sonra kraliçe yine doğurdu.
Bu kez 30 kızı oldu. Kraliçe kızlarını kendi yetiştirdi. Daha sonra metinde 30 erkek çocuğun büyüdükten sonra Neša’ya geri geldikleri anlatılır.
Tanrılar bu çocuklara başka bir görünüm verdiğinden anneleri onları tanıyamamış ve 30 erkeğe kızlarını eş olarak vermiştir.
Yaşları büyük olan oğullar bu durumun farkına varamamışlardır.
Ancak en küçük oğul durumu fark ederek kardeşlerini kızlara dokunmamaları için uyarır. Bu kısımda metin kesilir.
Metin kırık olduğu yerden sonra şöyle devam etmektedir:
“Sabah olunca Zalpuwa’ya gitti(ler).”
Bundan sonra metin Güneş Tanrısı’nın Zalpa’yı kutsamasıyla devam etmektedir. Arkasından metin tarihi zamanlara geçer ve Zalpa ile en eski Hitit Krallığı arasındaki çatışmalar anlatılır.
Bu çatışmaların Zalpa’nın yıkılmasıyla son bulduğu anlatılmaktadır.
BAFRA YÖRESİ Mİ?
Bu metinde geçen Zalpa Kenti’nin deniz kenarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Zalpa’nın, Kızılırmak'ın Karadeniz’e döküldüğü yerde olan İkiztepe olabileceği düşünülmüştür.
U. Bahadır Alkım'a göre, Bafra yöresi’nde M. Ö. 2. bin yıllık yerleşmelerin çokluğu burada bölgesel bir beylik veya krallığın bulunduğunun göstergesidir. Metinlerde hem Kızılırmak, hem de deniz kenarında olduğu anlatılan Zalpa’nın bölgedeki en büyük yerleşme olan İkiztepe olabileceği U. Bahadır Alkım tarafından ciddi şekilde ileri sürülmüştü.
ÖNDER BİLGİ REDDEDİYOR
U. Bahadır Alkım'ın ölümünden sonra Bafra İkiztepe'deki kazıları bugüne kadar sürdürmekte olan Önder Bilgi hoca tarafından daha sonra geliştirilen kazılarda, yerleşmenin Zalpa ülkesi olduğunu kanıtlayacak hiçbir buluntuya rastlanmadığını söylemiştir.
Bu nedenle Önder Bilgi, hem coğrafi koşulların, hem de yazılı belge, mühür veya baskısı, kurşun figürin ve Alişar III boya bezekli çanak – çömleği gibi Koloni Çağı’nın önemli maddi kültür kalıntılarının İkiztepe’de ele geçmemiş olması nedeni ile İkiztepe’nin Zalpa olamayacağını ileri sürmüştür. Ayrıca Önder Bilgi, Zalpa’nın denize yakın bir yerde değil de Karadeniz dağlarının iç kesimlerinde aranması gerektiğini, Vezirköprü İlçesi’ndeki Oymaağaç Höyük’ün bunun için ideal bir yer olduğunu ifade etmiştir.
Yani burada Bafra'daki kazıları ilk başlatan U. Bahadır Alkım ile daha sonra kazıları devam ettiren Önder Bilgi arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
YABANCI BİLİMCİLER DE BAFRA'YI İŞARET ETMİŞ
H. Otten adındaki bilim adamı, Kaneš Kraliçesi olarak adlandırılan Hitit belgesinde geçen kraliçenin doğurduğu 30 erkek çocuğun Zalpuwa Ülkesi’nden tekrar Neša’ya doğru yola çıkmasını, kuzeyden Orta Anadolu’ya yapılan Hint – Avrupalı kavimlerin göç belirtisi olarak değerlendirmiştir.
Ancak bu metindeki Zalpa’nın mutlaka Bafra çevresinde aranan Zalpa olması gerekmediğini ifade etmiş, ardından Hititler’in Kafkaslar’dan Anadolu’ya girdikten sonra Karadeniz’in doğu sahili boyunca ilerleyip Kızılırmak’ın denize döküldüğü yere geldiklerini oradan da güneye doğru göç ettiklerini savunmuştur.
Bu savunuya göre de İlçede ilk kazıları başlatan U. Bahadır Alkım'ın ileri sürdüğü gibi Zalpa'nın Bafra yakınlarındaki İkiztepe Höyüğü olabileceği olasılığını güçlendiriyor.
TİCARET MERKEZİYMİŞ
Sözü edilen Zalpa’nın Orta Karadeniz bölgesinde olduğu düşünülerek I. Hattušili’nin iktidarı altında Hitit topraklarının kuzeyden, güneyde Kızılırmak çevresini de içine alarak muhtemelen Akdeniz’e kadar uzandığı iddia edilmiştir.
Hitit yazılı kaynaklarında geçen bu tarihi olaylara bakıldığında, Hititler’in Zalpa’ya büyük ilgi gösterdikleri açıkça anlaşılmaktadır.
Zalpa Şehri’nin Orta Karadeniz bölgesinde bulunduğu kabul edildiğinde bu ilginin sebebi olarak zengin bakır madeni yatakları gösterilebilir.
Ayrıca Zalpa Şehri’nin Assur Koloni Çağı’nda bir ticaret merkezi olduğu da unutulmamalıdır.
Hititler’in yanı sıra Kaneš ve çevresindeki karum ile wabartumlarda yaşayan Assurlular’ın da bu çevrenin zenginliğinden yararlanmış oldukları açıktır.
KAZILAR HENÜZ SONLANMADI
Bütün bunların yanı sıra Zalpa ile Hititler arasında organik bağ olduğu, Hitti kökenli bir Hitit belgesinde “Biz güneşin denizden doğduğu yerden geldik” ifadesiyle açıklanmaya çalışılmış olup saltanatın denizden gelmiş olduğu iddia edilmiştir.
Metinde Hattili Taht Tanrıçası Halmašuit ile kral arasında egemenlik sahaları paylaşılması sırasında Taht Tanrıçasının “dağların arkasındaki ülke” ile yetindiği de belirtilir. Bu ülkenin Zalpa olarak yorumlandığı görülmektedir.
Bafra İkiztepe'deki kazılar henüz sonlanmış değildir.
Her yıl belirli aylar içinde kazılar devam ettiriliyor.
Kim bilir, belki bir gün elde edilen başka yeni bulgularla Hitit'lerin kayıp şehri Zalpa'nın izine Bafra'da rastlanabilir.
FACEBOOK YORUMLAR