Ferruh ÇETİN'den anılar... ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE

Ferruh ÇETİN'den anılar

Ferruh ÇETİN'den anılar... ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE
05 Ocak 2015 - 19:48
Ferruh ÇETİN'den anılar...

ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE SAMSUN'UN 100 YILLIK GEÇMİŞİ ( 5 )

1945’te Samsun halkının nasıl ve nerede eğlendiğini romanda geçen
şu ifadelerden anlıyoruz:
“Nüfus yoğunluğu kentin batı bölgesinde yoğunlaşmış olup doğu
yöresi boydan boya mısır, buğday tarlalarıyla kaplıydı. Kentin tek lisesi olan Ondokuz Mayıs, bu tarlaların hemen başlangıcında
kurulmuştu. Kent halkı doğu yöresini gezi alanı olarak kullanıyor,
özellikle Pazar günleri Söğütlü Bahçe adı verilen bol ağaçlıklı
geniş çayırları olan bu yere piknik yapmak amacıyla geliyorlardı.
(…) Güneşli Pazar günlerinde faytonlara doluşan aileler konvoy
halinde Söğütlü Bahçe’ye akın ederlerdi. İki gün öncesinden
hazırlanırdı yiyecekler. Bir gece öncesinden de sepetlere
yerleştirilirdi. (…) Gün batımına doğru dönüş hazırlıkları
başlardı. Semaverlerdeki közler ıslatılarak söndürülür, kalan
yiyecekler paketlenir, kilimler silkelenir, ipler bükülür, yağlı
kaplar semaverlerde kalmış sıcak sularla sabunlanıp iç içe
geçirildikten sonra gazete kağıtlarına sarılır, çöpler toplanırdı.
Kırbaçların şaklamasıyla atlar kişner, şarkılarla türkülerle
konvoy, geri dönerdi.”
1945'LERDE GİYİM-KUŞAM
1945’lerde Samsun halkının önemli bir özelliği de vurgulanır
romanda:
“Samsun halkının en önemli özelliklerinden biri giyime kuşama
olan düşkünlüğüydü. Genç kızlar, vistra adı verilen yumuşak keten
elbiselerin üstüne dekor alırlardı. Dekor, günümüzdeki tüniğin o
zamanki adıydı. Uzun kollu, kalçaları örten tek düğmeli ayrı bir
giysiydi bu. Tek düğme kapatılmazdı. Ayakkabılar, dolgu ökçeli,
tokalı ya da zincirli olup, el yapımıydı. Kız çocukları daha çok
gropdechen ya da birman adı verilen, canlı renklerden oluşan
kumaşlardan hazırlanmış giysiler kullanırdı. Orta sınıfın
altındakiler mevsimine göre, basma, poplin, divitin, pazen kumaş
kullanıyorlardı. Erkekler bol paçalı keten ya da yünlü
kumaşlardan hazırlanan kemer altından serbest pensli pantolon,
üstüne de Frenk yakalı gömlek, yelek, ceket ve fötr şapka alırlardı.
Genç kızlar o yıllarda eşarbı tümüyle atmışlar, kadınların da çoğu
çıkarmıştı. Kızların beyaz kısa çoraplarına karşın kadınlar
ekonomik güçlerine göre ipek ya da naylondan ince çorap
giyiniyorlardı.”
Samsun, son yüzyılda büyük siyasi çekişmelere de sahne olmuştur.
1946 SEÇİMLERİNİN YANSIMASI
Romanda 1946 yılındaki seçimin Samsun’a nasıl aksettiğini görürüz.
Dolayısıyla Türkiye’deki 1946 seçimleri, Samsun halkına da yansımıştır:
Halktan kimileri Halk partisini tutarken kimileri de Demokrat Parti’yi
tutmaktadır.  Mesela 1954 seçimlerinde İsmet Paşa Samsun’a gelir.
Romanda buna da yer verilir. Dolayısıyla romanda 1954 seçimlerinde
Samsun’un durumunun nasıl olduğunu da görürüz. İsmet İnönü seçim
arifesinde kente gelir. Partisinin milletvekili adayı Alı Sarı’nın evinde birkaç
gün kalır. Ali Sarı, İsmet Paşa’ya seçimi kazanacaklarına dair her türlü
güvenceyi verir. Fakat İsmet Paşa ümitsizdir. Çünkü o günlerde yapılan parti mitingine yeterli katılım olmamıştır. İsmet İnönü bunu şu sözüyle
değerlendirir: “Samsun’u kaybettik.”
“İnönü yanılmamıştı. O seçim sonunda, on bir milletvekilliğini de Demokrat Parti kazanmış, Ali Sarı meclise bile girememişti.
SİYASAL ÇEKİŞMELER
Bu seçimden sonra Samsun halkı dillere destan nitelikte bir siyasal çekişmenin içine giriyordu. Bu iki parti arasındaki çekişme,
rekabet, çocukların oyunundan kadınların kabul günlerine,
düğünlerden cenazelere, alışverişten selamlaşmaya kadar,
toplumun hemen her kesiminde kendini göstermeye başlamıştı.
Şehir adeta ikiye bölünmüştü. Nişanlar bozuluyor, kesilen
sözlerden dönülüyordu. Cenaze namazlarında mevtanın hangi
partiden olduğu sorulurdu cemaat arasında.”
Romanda 1960 darbesinin Samsun’a yansımaları da görülür. Mayıs
devrimi’nin (1960) hemen sonrası romanda şöyle anlatılır:
“Kent halkının çoğunluğu suskun, kinli, öfkeli. Devrim, bu
çoğunluğun üstünde adeta şok etkisi yaratmış. Azınlığı oluşturan
yanlılarının canlı kıpırdanışları, Halk Partisi binasında geceli
gündüzlü çaldırılan davul sesleri de olmasa, dışarıdan gelen biri
kentin boşaltıldığını düşünebilir.” 1968 olayları da romana yansıtılmıştır. Roman kahramanlarından
Sümeyye’nin bu konudaki konuşmasının bir bölümü şöyledir: “Siyaset okullara girmiş, talebeler öldürülüyor. Hükümette dayın varsa ağasın, beysin, paşasın. Eğer yoksa hiçbir şeysin.”
SAMSUN ŞEHİR KULÜBÜ
Sonuç Samsun’un en göze mekânlarından biri olan Şehir Kulübü’nden de söz edilir romanda.
Şehir kulübü 1950’de kurulur. “Şehir kulübü üye seçiminde oldukça titiz davranmakta, zanaatçı
tek üye kabul etmemektedir. Üyeler akşam yemeklerini aileleriyle
birlikte kulüpte yemektedirler. Kulübün Macar asıllı tenis
hocasından çocukları, hanımları öğlen sonraları dersi
almaktadırlar. Varsıl ailelerin liseyi bitiren çocuklarının yüksek
eğitimlerini Avrupa’da, Amerika’da almaları oldukça gözde bir
akım olup, bu akımın üç dört yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.
Amerikan yapımı arabaların tek tük görünmeye başladığı bu yıl,
aynı zamanda oldukça yüksek rakamlı kumar dönmeye başlamıştır kulüpte.”
Bütün bunların yanında romanda Samsun’un 1950’li yıllardaki genel
sosyal yapısı da özetlenir:
Bu ayrım, yaşama biçimlerinde olduğu kadar, oturulan evlerde,
kullanılan arabalarda, çocukların eğitiminde her ne kadar kendini
gösterse de en basit biçimiyle kadınların giyim kuşamlarında daha
belirleyici oluyor. Nohut niteliğinde vidalı elmas küpeler, gül biçiminde kırmızı altın üstüne işlenmiş iri elmas küpeler,
kulaklardan sallanan badem elmaslar, yirmi otuz dolamalı inciler,
Felemenk elmaslarıyla bezenmiş akarsu gerdanlıklar, bilezikler bir
akım olduğu gibi varsıl sınıftan gelen kadınlarınneredeyse
göstergesi olmuş durumda. (…) Bu ailelere gelin giden kızların düğün ağırlıkları, döşenen evleri, balayı için gidecekleri yerler,
kabul günlerinin başlıca konuları arasında yer almaktadır. Sınıf atlamaya çalışan kızların ve annelerinin biricik hayalleri, bir yolunu bularak bu ihtişamın içine sızabilmek.”
..............................................Devamı Yarın)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum