Bu Bütçe Faiz Bütçesi Haline Geldi

İYİ Parti Ekonomi-Kalkınma Politikaları Başkanı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, 2016 yılında 50 milyar lira olan faiz ödemesinin, 10 yıl sonra 2026 yılında 55 katına ulaşarak 2 trilyon 742 milyar liraya yükseldiğini söyledi.

Bu Bütçe Faiz Bütçesi Haline Geldi
21 Ekim 2025 - 14:14
“Milletin gelirindeki artış 3-5 kat ama faiz giderlerindeki artış 55 kat” diyen Usta, “Bununla kalsa iyi. Borçlanmanın vade yapısı uzadığı için önümüzdeki dönemde çok ciddi bir faiz ödeme yükümlülüğümüz var. Sayın Cumhurbaşkanımız başka bir konu için ‘Turpun büyüğü heybede’ diyordu ya, esas turpun büyüğü heybede. Şu anda doğmuş, önümüzdeki dönemde ödeyeceğimiz iç borç faizi 7 trilyon 676 milyar lira. Bunun bir de 1 trilyon 989 milyar lira dış faiz kısmı var. Topladığımızda önümüzdeki dönemde yaklaşık 10 trilyon liraya yakın ödeyeceğimiz bir faiz yükü bulunuyor. Bu bütçe tamamen bir faiz bütçesi haline gelmiştir.” şeklinde konuştu.
İYİ Parti Ekonomi - Kalkınma Politikaları Başkanı ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, 2026 bütçesine dair TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Geçmiş dönemlerde bütçenin 16 Ekim’de verildiğini hiç hatırlamadığını ifade eden Usta, “Anayasa’ya göre 17 Ekim son gün. 1 gün önce vermenin herhangi bir mahsuru yok ama bugüne kadar şu yapılırdı; son dakikaya kadar çalışılır ve 17 Ekim akşamı da bütçe verilirdi. Bütçeyi hazırlayan arkadaşlar çok çalışkan olduklarından ya da ekonomi çok iyi olduğundan değil, salmışlar. Bütçeyi salmışlar. 1 hafta önce de 10 gün önce olsa da bunu verebilirlerdi. Çünkü bütçenin herhangi bir iddiası yok. Bütçeye ilişkin herhangi bir heyecan da yok. Çünkü vatandaşın bütçeye dair bir beklentisi yok” dedi.
İktidarın 24. bütçesini verdiğine işaret eden Usta, “24. bütçede geldiğimiz nokta ise yüzde 30 enflasyon, yüzde 30 işsizlik oranı ve yüzde 3’lerde bir büyüme” değerlendirmesini yaptı.
Geleceğimiz seviye 2002’den daha kötü olacak
İktidarın “İhracatta rekorlar kırıyoruz” şeklindeki çıkışlarını hatırlatan Usta, “2024 yılında ihracatın milli gelire oranı yüzde 19.3. Bunu 2025 yılında yüzde 17.5 olarak tahmin ediyorlar. Yani ihracatın milli gelire oranı 2024 yılından 2025 yılına gelindiğinde 1.8 puan düşecek. Peki bundan sonra artacak mı? Bundan sonraki yıllarda da tedricen düşeceği ifade ediliyor. Hükümet maalesef bize ihracatın olmadığı bir büyüme ve makro ekonomik çerçeve sunuyor. 2002’de bile ihracatın milli gelire oranı yüzde 15.5’ti. Yani en iddialı oldukları noktada bile geldiğimiz ya da geleceğimiz seviye 2002 seviyesinden neredeyse daha kötü olacak” şeklinde konuştu.
Vatandaşın bütçeye dair bir beklentisi yok
Bütçeye karşı kimsenin bir beklentisi olmadığını tekrarlayan Usta, “Bütçe önemsenmeyen bir doküman haline geldi. Oysa hükümetlerin en önemli enstrümanı bütçelerdir. Devleti, makro ekonomik politikayı bütçeyle yönetirsiniz. Para politikası Merkez Bankası’ndadır ama mali politikası ayağı yani bütçe, hükümetin tasarrufunda olan bir şeydir. Fakat buna ilişkin hem hükümetin hem de vatandaşın maalesef bir beklentisi yok” ifadelerini kullandı.
Bütçede enflasyonla mücadele yok
Türkiye’nin yüksek enflasyonla boğuştuğunu vurgulayan Usta, “Yanlış politikalar işi bu noktaya getirdi. Peki bu bütçe bir dezenflasyon programı mı? Bu bütçede de enflasyonla mücadele yok. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan; ekonomik büyümeyi tahrip eden; ekonominin her noktasını tahrip eden; enflasyonla mücadele bu bütçede yok. Bu bütçenin bir özelliği de şu; esnekliğini yitirmiş, katılaşmış bir bütçe. Bütçede ciddi bir faiz katılığı var. Faiz harcamaları durdurulamıyor” diye ekledi.
Usta, yanlış politikalardan dolayı kamu özel iş birliği projelerinde de ciddi bir katılık olduğuna işaret etti. 
Saltanatlarından, şatafatlarından hiç taviz vermediler
Kamu personeli sayısında artış olduğunu aktaran Usta, “Aylıklar arttığı için, maaşlar iyileştiği için, memurlarımıza daha iyi bir refah sunduğumuz için bu bütçede bir personel yükü yok. İhtiyaç duyulan alanlar dışında daha fazla personel alındığı bir kamu maliyesi yapısı var. Dolayısıyla katı ve esnekliğini yitirmiş bir bütçe var” değerlendirmesini yaptı.
Usta şöyle devam etti; “Biz iktidardan enflasyonla mücadele için harcama kesintisi bekleriz. Bu bütçede maalesef harcama kesintisi de yok. Hem katılık hem de keyfi harcamalar var. Getiriyorlar, getiriyorlar; vergi artışı getiriyorlar. Faiz arttırdılar, vergi arttırdılar; başka bir şey yapmadılar. Harcama kıstılar mı, kısmadılar. Kendi harcamalarından kıstılar mı? Saltanatlarından, şatafatlarından hiç taviz vermediler. Çünkü itibardan tasarruf olmaz diyorlar. Yapısal mahiyetli bir iş yaptılar mı? Bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısına ve her bir bakana soracağız. Reform mahiyetli bir tane ‘biz şu işi yaptık’ diyebilecekler bir örnek gösteremezler mi? Böyle bir durumda da Türkiye’nin enflasyonla baş etmesi mümkün değil”
2025 bütçesi için beklenen 1 trilyon 931 milyar liralık açığın revize edilerek 2 trilyonu aştığına dikkat çeken Usta “Bu bütçeli dezenflasyon bütçesi değil” çıkışını tekrarladı.
Ekonomiye istikrar kazandırılmak istenilmesi durumunda IMF tanımlı dengenin yani faiz dışı dengenin pozitif olması gerektiğinin altını çizen Usta, 294 milyar lira IMF tanımlı açıkla bağlanan 2025 bütçesinin bu yıl sonunda 398 milyar lira açık vermesi öngörüldüğünü ekledi.
Sapmayı açıklamak durumundasınız
En büyük sapmanın kurumlar vergisinden geldiğine işaret ederek; 1 trilyon 637 milyar lira olarak öngörülen kurumlar vergisinin revize tahminde 1 trilyon 189 milyar liraya düştüğünü söyleyen Usta, “2025 yılı için kurumlar vergisi tahmini bütçenin 448 milyar lira altında olacak. Bunun nedenlerini hükümet çok iyi analiz etmek durumunda. Hep söyledik ihracatçı zor durumda, sanayi zor durumda. İşin bir boyutu bu. Diğer boyutunda da, vatandaşın üzerine gidiyorsunuz. Yani katma değer vergisini, ÖTV’yi insanların ümüğüne basarak alıyorsunuz ama büyük kurumlara geldiğiniz zaman vergi tahsilatında ciddi bir zafiyet gösteriyorsunuz. Bunu açıklamak durumundalar” diye ekledi.
Bu kabul edilebilir bir şey değil
Türkiye’nin 20-30 yıllık projeksiyonlar yaptığı şeklindeki söylemlere ve “2-3 yıl sonra güzel olacak” şeklindeki çıkışlara tepki gösteren Usta, “Geçen yıl da 2026 yılına ilişkin rakamlar verilmişti. Bu yıl tekrar veriliyor. Şimdi mukayese edelim. Geçen yıl ne demişlerdi, bu yıl ne diyorlar? Önce toplam harcamasını söyleyelim. Toplam harcamaların 17 trilyon 300 milyar lira olacağını söylüyorlardı. Şimdi 18 trilyon 928 milyar lira olacak diyorlar. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Hem enflasyonla mücadele ediyoruz diyeceksiniz hem de bütçe harcamalarındaki projeksiyonlarda bu kadar çok artış olacak. Bu kabul edilebilir bir şey değil” değerlendirmesini yaptı.
Artışın büyük bir kısmının faiz giderlerinden yansıdığını belirten Usta, 2026 için geçen yıl ön görülen 2 trilyon 282 milyar liralık faiz harcamasının 2 trilyon 742 milyar lira çıkarıldığını ekledi.
Usta, mal ve hizmet giderlerinde de geçen yıl söylenenle bu yıl arasında 92 milyar lira artış olduğunu vurguladı.
Kurumlar vergisi tahminin de ise aşağıya doğru 569 milyar lira bir sapma olduğuna dikkat çeken Usta, “Böyle olunca bütçe açığı da ciddi bir biçimde artıyor. 2026 için söyledikleri bütçe açığı tahmini 2 trilyon 713 milyar lira. Bir dezenflasyon programı uyguluyorsanız IMF tanımlı olarak fazla vermesi gereken bütçenin 373 milyar lira açık vereceği öngörülüyor” diye ekledi.
O hikâye geride kaldı
Bütçeden aslan payını faizin aldığını ekleyen Usta, “2026 için toplam harcamaların 14,5’i faize gidiyor. Bu oran geçen yıl bile 13.2’ydi. Bu oran 1 yılda 1.3 puan artmış. Mesele 2016 yılında 8,6’ydı. Bu hükümetin en başarılı olduğu kalemlerden biri faizin bütçe içindeki payını düşürmekti ama o hikâye de geride kaldı. Artış hızlı bir artış var. 10 yıl önce 8,6 olan bütçe içerisindeki faizin payı şimdi 14,5. Vergi gelirlerine oranladığımız zaman da benzer bir durum var. Faizin vergi gelirlerine oranı 10 yıl önce 10,9’muş, bu şu anda 19,9’a çıkıyor. Vergilerin faizine giden kısmında 10 yılda 10 puan artış var” açıklamasını yaptı.
Bu bütçe faiz bütçesi haline gelmiştir
Usta “2016 yılında 50 milyar lira olan faiz ödemelerimiz, 2026 yılında 10 yıl sonra 2 trilyon 742 milyar liraya çıkıyor. Faiz giderleri 10 yılda tam 55 katına çıkmış. Milletin gelirindeki artış 3-5 kat ama faiz giderlerindeki artış 55 kat. Bununla kalsa iyi. Borçlanmanın vade yapısı uzadığı için önümüzdeki dönemde de çok ciddi bir faiz ödeme yükümlülüğümüz var. Sayın Cumhurbaşkanımız başka bir konu için ‘Turpun büyüğü heybede’ diyordu ya, esas turpun büyüğü heybede. Şu anda doğmuş, önümüzdeki dönemde ödeyeceğimiz iç borç faizi 7 trilyon 676 milyar lira. Bunun bir de 1 trilyon 989 milyar lira dış faiz kısmı var. Topladığımızda önümüzdeki dönemde yaklaşık 10 trilyon liraya yakın ödeyeceğimiz bir faiz yüzü var. Bu bütçe tamamen bir faiz bütçesi haline gelmiştir. Faizin önümüzdeki dönem ekonomimizi çok daha olumsuz yönde etkileyeceğini, kaynaklarımızın faizle büyük ölçüde gideceğini göreceğiz” şeklinde konuştu.
İYİ Parti olarak bu bütçenin adını tükeniş bütçesi olarak koyduk
Bütçede tarımsal destekleme ve kamu özel iş birliği için ayrılan payları da aktararak eleştirilerini sürdüren Usta, Kepenk kapatan esnaf tükendi. Ay sonunu getiremeyen esnaf tükendi. Kayırmacılıkla ezilen gençler tükendi. Toprağına küsen çiftçi tükendi. Emeği zayi olan işçi tükendi. Maaşı kuşa dönen memur tükendi. Ev almak hayal oldu, kiracı tükendi. Çarkı döndüremeyen KOBİ’ler tükendi. Üretemeyen sanayici tükendi. Evladının derdiyle kavrulan aileler tükendi. Dolayısıyla 2026 Bütçesi’nde de ışık yok. Çünkü iktidar tükendi. Biz İYİ Parti olarak bu bütçenin adını tükeniş bütçesi olarak koyduk” diye ekledi
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum