Deprem Değil, İmar Rantı Öldürür
CHP Samsun İl Başkanı Mehmet Özdağ 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yaptı.
17 Ağustos 2025 - 13:34 - Güncelleme: 17 Ağustos 2025 - 14:00
Başkan Özdağ yaptığı açıklamada; Bugün, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıl dönümünde, yaşamını yitiren on binlerce yurttaşımızı saygı ve hüzünle anıyoruz. Aradan geçen 26 yıla rağmen acımız dinmedi, eksiklerimiz giderilmedi, sorumlular hesap vermedi.
O günden bugüne ülkemiz, benzer acıları defalarca yaşadı. Her seferinde aynı ihmaller, aynı rant odaklı politikalar, aynı cezasızlık kültürü ile karşılaştık.
23 yıldır iktidarda olan AKP, yasama, yürütme ve yargı erklerini tek elde toplayarak ülkeyi yönetmektedir. Bu süreçte çıkarılan imar afları, göz yumulan imar yolsuzlukları ve mühendislik disiplinlerinin yok sayılması; yaşanan can ve mal kayıplarının başlıca nedenidir. Bilimsel şehir planlaması yerine rant tercih edilmiş, kamusal toplanma alanları talan edilmiş, halkın güvenliği göz ardı edilmiştir.
Samsun özelinde ise Büyükşehir Belediye Meclis üyelerimiz, kentin yapı stokunun ciddi riskler barındırdığını defalarca gündeme getirdi. 2001 öncesi binalar için hâlâ bütüncül bir veri tabanı oluşturulmadı. Bazı mahallelerde dönüşüm planları konuşulsa da riskli bölgelerin önemli bir kısmında somut adım atılmadı. Meslek odalarının uyarıları görmezden gelindi, karar alma süreçleri bilimsel ölçütlerden uzaklaştı.
Depremde yaşanan ölümler politiktir.
Dünyanın farklı köşelerinde, bilimsel şehircilik ilkelerinin uygulandığı kentlerde 8–9 şiddetindeki depremlerde bile can kayıpları yaşanmıyor. Bizde ise toprağa düşen her can, bir ihmalin, bir yolsuzluğun, bir siyasi tercihin kurbanı oluyor. Bu ölümler ne kaderin ne de doğanın zorunlu sonucu; ihmalin, rantın ve siyasi çıkarların sonucudur. Her yıkılan bina, mühendislik disiplinlerinin yok sayılmasının ve denetimsizliğin sonucudur. Her sessizlik, yeni ölümlere davetiye çıkarmaktadır.
Bizler, bu ülkenin vicdanı olan yurttaşları olarak; bilimsel şehircilik ilkelerine dayalı, halkın yaşam hakkını önceleyen bir afet politikası talep ediyoruz. Artık sabrımız kalmadı. Cezasızlık kültürüne son verilmeli, sorumlular yargı önüne çıkarılmalı, kamu yararını değil rantı gözetenler hesap vermelidir.
CHP iktidarında bu düzen değişecek; ucuz ölümler ülkesi değil, güvenli kentlerde huzurla yaşanan bir Türkiye kuracağız.
*Kaçak yapılaşmaya af değil, yaptırım uygulanacak. İmar affı tamamen kaldırılacak.
*Bağımsız Yapı Denetim Kurumu kurulacak; mühendislik esaslı, siyasetten arındırılmış bir denetim sistemi hayata geçirilecek.
*Afet Bakanlığı oluşturulacak; AFAD’ın yetkileri yeniden yapılandırılarak afet öncesi ve sonrası tüm süreçler bağımsız bir şekilde yönetilecek.
*Yerel yönetimlere yetki ve kaynak aktarılacak; deprem riski taşıyan belediyelere teknik ve mali destek sağlanacak.
*Deprem vergileri şeffaf kullanılacak; toplanan vergiler yalnızca afet önlemleri ve kentsel dönüşüm için harcanacak, kamuoyuna düzenli rapor sunulacak.
*Kentsel dönüşüm halk için olacak; rant değil yaşam hakkı esas alınacak, mahalle kültürü korunarak güvenli konutlara erişim sağlanacak.
17 Ağustos’un yıldönümünde bir kez daha hatırlatıyoruz;
Deprem değil, imar rantı öldürür.
Deprem değil, kamusal denetim yokluğu öldürür.
Deprem değil, siyasi körlük ve cezasızlık öldürür.
O günden bugüne ülkemiz, benzer acıları defalarca yaşadı. Her seferinde aynı ihmaller, aynı rant odaklı politikalar, aynı cezasızlık kültürü ile karşılaştık.
23 yıldır iktidarda olan AKP, yasama, yürütme ve yargı erklerini tek elde toplayarak ülkeyi yönetmektedir. Bu süreçte çıkarılan imar afları, göz yumulan imar yolsuzlukları ve mühendislik disiplinlerinin yok sayılması; yaşanan can ve mal kayıplarının başlıca nedenidir. Bilimsel şehir planlaması yerine rant tercih edilmiş, kamusal toplanma alanları talan edilmiş, halkın güvenliği göz ardı edilmiştir.
Samsun özelinde ise Büyükşehir Belediye Meclis üyelerimiz, kentin yapı stokunun ciddi riskler barındırdığını defalarca gündeme getirdi. 2001 öncesi binalar için hâlâ bütüncül bir veri tabanı oluşturulmadı. Bazı mahallelerde dönüşüm planları konuşulsa da riskli bölgelerin önemli bir kısmında somut adım atılmadı. Meslek odalarının uyarıları görmezden gelindi, karar alma süreçleri bilimsel ölçütlerden uzaklaştı.
Depremde yaşanan ölümler politiktir.
Dünyanın farklı köşelerinde, bilimsel şehircilik ilkelerinin uygulandığı kentlerde 8–9 şiddetindeki depremlerde bile can kayıpları yaşanmıyor. Bizde ise toprağa düşen her can, bir ihmalin, bir yolsuzluğun, bir siyasi tercihin kurbanı oluyor. Bu ölümler ne kaderin ne de doğanın zorunlu sonucu; ihmalin, rantın ve siyasi çıkarların sonucudur. Her yıkılan bina, mühendislik disiplinlerinin yok sayılmasının ve denetimsizliğin sonucudur. Her sessizlik, yeni ölümlere davetiye çıkarmaktadır.
Bizler, bu ülkenin vicdanı olan yurttaşları olarak; bilimsel şehircilik ilkelerine dayalı, halkın yaşam hakkını önceleyen bir afet politikası talep ediyoruz. Artık sabrımız kalmadı. Cezasızlık kültürüne son verilmeli, sorumlular yargı önüne çıkarılmalı, kamu yararını değil rantı gözetenler hesap vermelidir.
CHP iktidarında bu düzen değişecek; ucuz ölümler ülkesi değil, güvenli kentlerde huzurla yaşanan bir Türkiye kuracağız.
*Kaçak yapılaşmaya af değil, yaptırım uygulanacak. İmar affı tamamen kaldırılacak.
*Bağımsız Yapı Denetim Kurumu kurulacak; mühendislik esaslı, siyasetten arındırılmış bir denetim sistemi hayata geçirilecek.
*Afet Bakanlığı oluşturulacak; AFAD’ın yetkileri yeniden yapılandırılarak afet öncesi ve sonrası tüm süreçler bağımsız bir şekilde yönetilecek.
*Yerel yönetimlere yetki ve kaynak aktarılacak; deprem riski taşıyan belediyelere teknik ve mali destek sağlanacak.
*Deprem vergileri şeffaf kullanılacak; toplanan vergiler yalnızca afet önlemleri ve kentsel dönüşüm için harcanacak, kamuoyuna düzenli rapor sunulacak.
*Kentsel dönüşüm halk için olacak; rant değil yaşam hakkı esas alınacak, mahalle kültürü korunarak güvenli konutlara erişim sağlanacak.
17 Ağustos’un yıldönümünde bir kez daha hatırlatıyoruz;
Deprem değil, imar rantı öldürür.
Deprem değil, kamusal denetim yokluğu öldürür.
Deprem değil, siyasi körlük ve cezasızlık öldürür.
FACEBOOK YORUMLAR