Sanma Sakın "Öldüler!.."
(“5 dakika tefekkür” ve “Malûmlar”a taşlama, mısra mısra haşlama):
• “1927 yılında bir milyon gayrimüslime isim, soy isimler değiştirilerek, kimsenin ruhu duymadan, ayrıca isimleri Türkçeye çevrilerek Türk kimliği verildi.” (İdris Günaydın-Yeni Akit Gzt; 18.09.2023, sy. 10)
•Türkiye Nüfusu: 1927: 13.648.270 (Bkz: TÜİK)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Okumuş-yazmış ve kamuda iyi bir yere gelmiş”, bizim de yazdıklarımızı takip eden (G. S.) isimli bir kardeşimiz; bize gönderdiği bir “cep-tel mesajı”nda, aynen şöyle demektedir:
“Benim gündemle ilgili görüşlerim: Maalesef ülke olarak akıl almaz bir parçalanma sürecine doğru hızla ilerliyoruz. Bu ülkede biz 40 yıldır terörle sürdürdüğümüz savaşı mı kaybettik de terörsüz Türkiye çalışmaları adı altında PKK ve PKK başı ile pazarlıklara girip tavizler veriyoruz.
Daha düne kadar dağdaki ‘iki üçbin kişi kaldı, onları da ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz’ diye (eski) İçişleri Bakanımız açıklama yapıyordu. Bu neyin telâşı, kaygım şudur ki, bir oldubittiye getirip ülkeyi çıkmazlara sokup parçalayacaklar. Daha düne kadar ip attığın adama ‘Kurucu önder’ demek neyin nesi? Mecliste konuşma yapmaya dâvet etmek, nasıl bir aymazlık, nasıl (bir) miliyetçilik?.. Bu şeref yoksunu Ermeni artığı Apo’nun ayağına gitmek nasıl bir düşüncenin siyaseti? Elli bin insanın katiline af çıkarmayı konuşmak ne demek?.. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ‘Apo’ya özgürlük’ sloganları atılmasına müsamaha göstermek nasıl bir iktidarsızlık ve ahlâksızlıktır? Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz bu insanlar, yaptıkları hainliği de ‘devlet aklı’ kisvesiyle saklama gayreti içerisindeler.
Yûnus Sûresi 100’üncü âyette ‘Allahü teâlâ, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir…’ buyruluyor. İnşallah ben vesvese ediyorumdur ama yaşanılan süreç hiç de öyle durmuyor.
Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan hoca daha 90’lı yılların başında bizleri önce Siyonist İtrail konusunda ikaz etmeye çalışmıştı. (https://www.facebook.com/watch/?v=318406165414506)
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. 2009-2015 yılları arasındaki ‘açılım sürecini’ ne çabuk unuttuk. Bu devlet, bu millet o süreçte neler çekti. Yazık değil mi orada can veren askerimize, polisimize, sivil vatandaşlarımıza?.. Bu insanlar boş yere mi can verdiler? Bölgenin ve ülkenin yaşadığı ekonomik kaybı söylemiyorum bile.
Peygamber Efendimiz ‘Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz’ diye buyurmuşlar. Hiç mi akıllanmayacağız biz? Ortada böyle bir ‘açılım süreci’ tecrübemiz de var üstelik.
Ülkenin geleceği karanlıktayken, CHP’ymiş, İmamoğluymuş, Özgür Özel’miş hiç umurumda bile değil. Yargılansınlar ve hak ettikleri cezayı alsınlar. Onların ne tür düşüncelere sahip olduklarını zaten biliyoruz.
Ama odaklanılması gereken çok daha büyük tehlikeyle karşı karşıyayız. Başımızı kuma gömüp, farklı gündemlerin peşinde zaman harcamanın bu vatana ve millete hiçbir faydası olmayacaktır. Aksine ülkeyi bölünüp parçalanmaya götürecek ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini gizleme, gündemi değiştirme amacına hizmet edecektir.
Özetle söyleyebileceklerim bu kadar. Bu vesileyle, Cenâb-ı Allah’tan devletime, Milletime ve tüm İslâm âlemine esenlikler temenni ederken, size de iyi günler, sağlık ve âfiyetler diler, …im. Saygılarımla”
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bize fikirlerini açıkça ifade eden bu “kardeşimiz”in “vatan-millet ve din-ü devlet” sevgisi-saygısı konusunda hiçbir endişemiz ve şüphemiz yoktur. Ancak, ifadelerinde sarih bir şekilde görüldüğü üzere; olayları (pekçok kişide de vaki olduğu üzere) yanlı ve tek yönlü/kanal/lar’dan takip etmenin, art niyetli kişi ve kuruluşların güdümünde kalmış olmanın yanlışları bariz bir şekilde kendisini göstermektedir. Bunun sonucunda da objektif bir görüşten uzak, şartlanmış/fonlanmış kişi ve kuruluşların yanlış fikirlerini tekrarlamakta, “hayra” çalışanları “şerre âlet” olanların safındaymış gibi değerlendirmektedir.
Diyoruz ve bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbi sevgi ve saygılarımızla…
= = = ( - - 1 - - ) = = =
Sanma sakın “öldüler”, “Ebû Cehîl-Leheb’ler”;
“Bölmek/Yıkmak” istiyor; ne “kurgular-sebepler”;
İçeriden “hainler”, dıştan “itler”, “merkepler!..”
Şeklen adam” nicesi, “resmin özü pek cüdâm”;
“Eller: Bir baş” içindir, düşsün “şapka” ve “kepler!..”
Sanma sakın “öldüler”, “İttihatçı Paşalar”;
“İhanet” var, “gaflet” var; elden düşmez “maşalar”;
“Model model rospiler”, onca “manken-nat’şalar!..”
Şeklen madam” nicesi, “resmin özü pek cüdâm”;
“Kalbler bir-bir” okunsa, “yapay zekâ şaşalar!..”
Sanma sakın “öldüler”, “gömüldüler târihe”;
“Aş’kâr olur” kaç plân; “sırlar çıkar sarihe”;
“Ayşe”, “Fatma” hep sahte; aslen “Sara, Mariye!..”
İsmen “bizden” sanırsın, “nüfus kaydı pek cüdâm”;
“Kiliseye bende”dir, hatta hatta “cariye!..”
Sanma sakın “öldüler”; “STK”da, “medya”da;
“TV”lerde hep varlar, “şarkılarda hoş sâda”;
“Arı dil’ci cephe”de, kaç “Agop” olmuş fedâ?..
Resmen “adam” sanırsın, “itikâden pek cüdâm”;
“B.k yoluna” gittiler, sanma sakın “şühedâ!..”
KAYIKÇ’Ali diyor ki, “sanma sakın öldüler…
…Ebû Cehîl-Leheb’ler, ‘FETÖ’ çıktı böldüler…
...Coni-Siyon mâşuku, kanı bozuk döldüler!..”
İsmen “bizden” sanırsın, “nüfus kaydı pek cüdâm”;
“TUİK” saymış olsa da, “sanma bunlar bir adam!..”
= = = ( - - 2 - - ) = = =
“Ezelî ve ebedî”, “2/iki düşman” herkeste;
Biri “şeytân”: “İlk gün”den; biri “nefis”, kafeste;
“Günâh” ister hep bunlar, öyle ki her nefeste!..
Diğerleri “dost” olur, kâhı “düşman” safında;
“Açık” arar, “döt gözle”; “çullanırlar” gâfında!..
“Ezelî” ve “ebedî”, “siyasette” olmuyor;
Dünkü “gözün oyunlar”, “geber” desen ölmüyor;
İster “ok” at, “kurşun” sık; “hedefi”ni bulmuyor!..
Diğerleri “dost” olur, kâhı “düşman” safında;
Yazmamışsa “Rabbimiz”, “ekmeğini” bölmüyor!..
Nicesi var “yabancı”, sonradan “hısım” çıkar;
“Ana-baba bir kardeş”, bakmışsın “hasım” çıkar;
“Südü bozuk” sanırsın, seçilmiş “Âsım” çıkar!..
Diğerleri “dost” olur, kâhı “düşman” safında;
“PYD” var “kararsız”, sanarız “Kasım” çıkar!..
Nicesi var “düşman”dı, bu gün “NATO’da dost”uz;
“Poyraz” olup eserken, bir bakmışsın “lodos”uz;
“Mitolojik târih”te, anlı-şanlı “mitos”uz!..
Diğerleri “dost” olur, kâhı “düşman” safında;
“Yüze gülen” çıkarsa, “diken” iken bir “post”uz!..
KAYIKÇ’Ali diyor ki, “üç-beş” değil “düşman” çok;
“ABD” var, “FETÖ” var; “PKK’dan pişman” çok;
“Siyonist” var, “AB” var; “Ermeni’de şişman” çok!..
Diğerleri “dost” olur, kâhı “düşman” safında;
“Açık” arar, “dört gözle”; “çullanırlar” gâfında!..