Çapsız Söylemler, Çatlak Bir Ses!

Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu, CHP eski milletvekili Fikri Sağlar'ın "Yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var" gibi hem insan haklarını, hem de adalet mekanizmasını töhmet altına sokacak çapsız söylemlerle çatlak bir ses çıkarmıştır.

Armutçu açıklamasının devamında; Toplumun hastalıklarla,  ekonomik krizlerle, emperyal güçlerin toprak bütünlüğüne tecavüzleriyle, aile mefhumunun yıpranmasıyla tamamen darboğazda olduğu bir zamanda, birilerinin hiç hesapta yokken kalkıp başörtüsü gibi, kadın erkek eşitsizliği gibi, özellikle de yıllardır sağ sol, Müslüman laik, mini etek türban diye ayrıştırılmaya çalışılan vatandaşlarımızın neredeyse aynı safta, birbirlerini tam manada anlamasalar da dinlemeye gayret gösterdikleri dönemde, "Yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var" gibi hem insan haklarını, hem de adalet mekanizmasını töhmet altına sokacak çapsız söylemlerle çatlak bir ses çıkarması; toplumu gerçek gündeminden uzaklaştırıp, tekrardan güdük tartışma ortamlarına çekmek isteyip, hedef saptırmaya çalışmasından başka bir şey değildir.
Bir taraf böyle "cuntacı" ve "ortaçağ" fikri söylemlerle gündem olup, yine bence birilerinin dileğini yerine getirmesi her ne kadar yanlışsa, başka bir tarafın da inancı gereği başörtüsü/türban takan hanımefendileri sırf kendi partilerinden değil diye takiyecilikle suçlaması da bir o kadar yanlıştır.
Böylesi zamanlarda millet olarak ayrışmak yerine, tüm değerlerimize sımsıkı sarılmak gerekirken, ismi 28 Şubat'ta zirve olanların, gelinen bu günlerde pişmanlık duymak yerine, tekrardan hatırlanmak gayesiyle saçma sapan söylemlerle ortaya çıkmaya çalışması düpe düz acizliktir. Yine bu ülkenin yarısından bir fazlasının oyunu alarak Ülkenin tamamının emiri olan birinin bu tip söylemlere yaptırım yapmak yerine, polemiğe girip kutuplaşmayı kolaylaştıracak dil kullanmasının yanlış olduğunu söylemenin de hak olduğunu düşünüyorum.
Konuyu toparlamak gerekirse; iktidar ve iktidar ortağı ile mecliste bulunan tüm siyasilerin, her konuda suyu bulandırıp bu kadar polemiğe girip kendilerini de milleti de yormalarına hiç gerek yok. Sorun gibi görünen ne kadar konu var ise ortak bir karar ile milletin gözünün önünde mecliste kanunlaştırsınlar olsun bitsin...
Alın size çok eskiye dayanan ama yeni bir polemik konusu olan kılık kıyafet! Hadi gelin gerçekten samimiyseniz, kılık kıyafet kanununa bir düzenleme getirin de görelim.
Çıkaracağınız kanuna, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, örf adet ve dini inancı gereği giyeceği kılık kıyafeti tercih etmekte hürdür diye küçücük bir ilave yapın.
"Kimse alınmasın ama bence yapamazsınız!"
Çünkü siz, kendinize özgürleşmiş değil; size muhtaç, köleleştirilmiş toplumlar arıyorsunuz.
Ben olmazsam özgür olamazsınız, ben gidersem ibadet yapamazsınız, çocuklarınız eğitim alamaz, biz muhalefet yapmaz direnmezsek Atatürk ilke ve inkılapları tahrip edilir, Cumhuriyet elden gider diye korku salarak kendinize yarar sağladığınızı sanıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Siz olsanız da olmasanız da din Allah'ın, Cumhuriyet de bu milletin korumasındadır.
Aslında size biad etmiş, size inanmış insanların değer yargılarını kendi ikballeriniz için bir koz olarak kullanarak, bu topluma verdiğiniz kadar, kendinize de zarar veriyor yazık ediyorsunuz.
Çünkü dünya yalan insanlar fani...
Şu üç günlük diye tabir edilen yalan dünyada hayırla anılmak istemez mi siniz?
Gelin o zaman üstüne basa basa belirttiğim gibi, kılık kıyafet konusunda samimi iseniz; polemik yerine kanun çıkarın da hep beraber görelim. 
Unutmayın!
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kanunlaştırdığınız her yasa Anayasa'nın koruması altına girer ve toplumun tamamı eşit olarak faydalanır.